Uyanıklar vurgun peşinde!

Otomobil pazarında çip kaynaklı tedarik sorununun gölgesinde kaos yaşanıyor. Sürekli yükselen döviz kuru ve enflasyona karşı cebindeki parasını korumak isteyen tüketici otomobil peşinde koşarken, uyanıklar da büyük vurgunlar peşinde… İş o kadar büyüdü ki, piyasada haksız yere büyük kazançların sağlandığı paralel bir sektör daha ortaya çıktı. Yetkili satıcılarla ilgili o kadar şikayet geliyor ki hangisini yazayım diye şaşırdım… Bayilerin fiyatta anlaşmalarına rağmen tüketicilere son dakika zorla seramik kaplama, boya koruma, aksesuar satmaları mı, satış danışmanlarının açıktan para almalarını mı… Bahsettiğim avantalar öyle 3-5 bin lira da değil. 35-40 bin liralardan bahsediyoruz. Tabii otomobili almak uğruna bu parayı müşterilerin vermesi de ayrı bir soru işareti. Tüketicilerin ‘Eğer şimdi almazsam otomobile kur zammı gelecek’ psikolojisiyle bu durumu kabullendiğini düşünüyorum. Galerilerin stokladığı ve 100 bin liraya varan kâr marjıyla satılan araçları hatırlatmama gerek yok herhalde.
Çipin yerini alüminyum doldurur
Peki piyasadaki bu düzensizlik nereye kadar gidecek? Görünen o ki çip krizi başta olmak üzere otomotiv sektöründeki problemler 2022’de devam edecek. Her ne kadar yılın ikinci yarısında sorunların azalması beklense de yenileri yolda. Özellikle de alüminyum sıkıntısının büyümesi bekleniyor. Dünyanın en magnezyum üreticisi Çin’in elektrik tüketimini azaltmak adına Avrupa’ya ihracatı durdurması büyük tehlike yaratıyor. Avrupalı üreticilerin elindeki stokların Kasım ayı sonunda biteceği öngörülüyor. Avrupa’nın magnezyumda Çin’e bağımlılığının yüzde 95 olduğunu ekleyelim. Özetle çip bitse magnezyum kıtlığı yerini dolduracak. İşin kötüsü belirsizlikler nedeniyle kimse bir öngörüde de bulunamıyor. Hammaddede yaşanan gelişmeler fiyatların daha da yükselmesine neden olacak. Önümüzdeki yıl araç bulmak yine zor olacak. İstenilen modeller için 3-5 ay beklemek normal hale gelecek. Hiç kuşkusuz uyanıklar, otomobil hayali kuran tüketicileri mağdur etmeye devam edecek.
Tüketicilerin aşkı biter mi?
Burada ana markalara önemli görevler düştüğünü düşünüyorum. Hem tüketicilerin mağdur olmaması hem kendi prestijleri için yetkili satıcılardaki denetimlerini artırmaları gerekiyor. Görevini kötüye kullananlar markanın ve yetkili satıcının itibarına gölge düşürebilir. Araştırmalara göre, çip krizi döneminde marka bağlılığının azaldığını düşünürsek, önümüzdeki dönemde şirketlerin işi daha da zorlaşabilir. Herhalde tüketiciler ile ‘Lovemark’ bağının kopması markaların en son isteyeceği şey olsa gerek…